Sosyal Medyada Hak Arayanların Bilmediği 5 Gerçek: Adalet Beğenilerle Ölçülmez!
- Av.İlteriş GÖKER

- 14 saat önce
- 2 dakikada okunur

Son zamanlarda hepimiz bir şekilde adaletle yüzleşiyoruz. Bir mahkeme salonunda olmasak da, sosyal medyada gördüğümüz bir karar, komşumuzun yaşadığı bir mağduriyet ya da bir işçinin hakkını arayışı bize aynı soruyu sorduruyor:
Gerçek adalet nasıl sağlanır?
Artık adalet sadece mahkeme duvarları arasında değil, ekranlarımızda da tartışılıyor. Ama bu hızlı bilgi çağında kimin gerçekten haklı olduğu, kimin sadece daha çok konuştuğu bazen karışıyor.
Peki hukuk, bu dijital karmaşada insanın yanında kalmayı başarabiliyor mu?
Bugün bir olay yaşandığında önce mahkemeye değil, sosyal medyaya bakıyoruz. Dakikalar içinde binlerce yorum, “linç” kültürü, kişisel kanaatler ve yanlış bilgiler birbirine karışıyor. Sonra aynı insanlar “adalet geç tecelli etti” diyor. Oysa adaletin doğasında sükûnet vardır; karar verirken bağırmak değil, dinlemek gerekir.
Biz avukatlar için bu dönemin en büyük zorluğu, hukukun hızla dijitalleşirken vicdanı kaybetmemesi.
Adaletin sesi dijital ortamda gür çıksa da, hak aramak hâlâ belgeye, bilgiye ve usule uygun bir süreçtir.
Kimi zaman insanlar sosyal medyada paylaştıklarıyla farkında olmadan delil karartabiliyor, kişilik hakkı ihlali oluşturabiliyor ya da kendi haklı durumunu zayıflatıyor.
Basit ama önemli birkaç öneri:
Bir mağduriyet yaşadığınızda önce belgeleyin, sonra paylaşın.
Paylaşımınızda kişisel bilgileri ve özel detayları gizleyin.
Gerekirse bir avukata danışın — çünkü her paylaşım bir beyan sayılabilir.
Unutmayın, internette “geri al” butonu vardır ama hukukta yoktur.
E-duruşmalar, e-devlet başvuruları ve yapay zekâ destekli belge incelemeleri hukuk dünyasını kolaylaştırıyor. Ancak bir yandan da insani teması zayıflatıyor.
Bir insanın boşanma davası, bir tazminat başvurusu ya da bir miras meselesi sadece bir dosya numarası değildir. Arkasında duygular, aile bağları ve umutlar vardır.
İlteriş Göker Hukuk & Danışmanlık olarak biz, teknolojiyi kullanırken insanı merkeze almayı önemsiyoruz. Her dava bir hikâyedir ve biz her hikâyede adaletin insana dokunan yönünü korumaya çalışıyoruz.
Bugün binlerce kişi sosyal medyada haklı olduğunu anlatıyor ama mahkemede haklı çıkamıyor. Çünkü hukukta haklı olmak, kanıtla ispatlanabilir olmaktır.
Bu yüzden herkesin bilmesi gereken bir gerçek var:
Hukuk sizi korur, ama siz hukuka yardımcı olursanız.
Belgeler, yazışmalar, tanık beyanları ve süreçler ne kadar düzenli tutulursa, adalet o kadar güçlü çalışır.
Belki de artık şu soruyu hep birlikte sormalıyız:
Adaletin kalbi hâlâ mahkeme salonlarında mı, yoksa toplum vicdanında mı atıyor?
Biz inanıyoruz ki adalet, hem kanunlarda hem de kalplerde yaşamalıdır.
Ve hukuk, insanı merkeze aldığı sürece adalet hep yolunu bulur.
Bir hukuk sorunu yaşıyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız, biz buradayız.
İnsana, vicdana ve hukuka inanan bir ekip olarak, sorununuzu sadece kanunlarla değil, anlayarak çözmek için.


